19 Aralık 2013 06:00

Asgari ücret gerçeği: Çocuğuma verecek simit param yok

İstanbul Bağcılar’da bir ailenin evindeyiz. Başbakan’ın “Üç öğün çay simit yesen yine de para artıyor” dediği asgari ücretle geçinmeye çalışıyorlar. Üstelik öyle Başbakanın söylediği gibi evde üç çocuk değil tek çocuk var.

Asgari ücret gerçeği: Çocuğuma verecek simit param yok
Paylaş

Vedat YALVAÇ
Sema BARBAROS
İstanbul


İstanbul Bağcılar’da bir ailenin evindeyiz. Başbakan’ın “Üç öğün çay simit yesen yine de para artıyor” dediği asgari ücretle geçinmeye çalışıyorlar. Üstelik öyle Başbakanın söylediği gibi evde üç çocuk değil tek çocuk var. Halit Ateş eşi Emine Ateş ve 5 yaşındaki çocukları Mustafa’yla birlikte bodrum katında 2 göz odalı bir evde kirada oturuyorlar.

Halit Ateş. 18 yıl önce daha iyi bir hayat kurabilmek için Ordu Fatsa’dan gelmiş. İstanbul’a gelince de zorluklar hiç bitmemiş. Şu an inşaatlarda çalışıyor.

Asgari ücretin 1000 lira üzerinde olması gerektiğini söyleyen Halit Ateş ve giderleri sıralama başlıyor. En büyük pay kiranın. Ev kötü olmasına karşın 300 lira ödüyor. Faturalara ise en az 100 lira gidiyor. Düşük tutabilmek için neredeyse doğal gaz kullanmıyorlar. Buna mutfak masrafı ve kimi ihtiyaçlar da eklenince asgari harcama 900 lirayı aşıyor. Çocuğun çocuk olmaktan kaynaklı talepleri, tatil, bir yeri gezmek... Bunların sözü bile edilmiyor evde.

ÇAMAŞIRLAR ELDE YIKANIYOR

En çok Başbakanın simit hesabına kızıyor Halit Ateş: “Ben çocuğuma verecek bir simit parası bile bulamıyorum. İnsan çocuğuna bir lira para vermek istiyor ama veremiyor.” Halit Ateş, çocuğu okula başladığında ne yapacağını, okul masraflarını nasıl karşılayacağını şimdiden kara kara düşünüyor.

Başbakanın üç çocuk isteğini hatırlatıyoruz. Emine Ateş giriyor söze: “Bu tek çocuğa bile zor bakıyorum. Evin kirasını bile veremiyoruz. 3-4 kira birikiyor her zaman. Evde doğru düzgün eşyam yok. Çocukluğumdan beri çalıştığım için belim sakat, sürekli ağrıyor. Çamaşır makinem bile yok. Elbiseleri zor bela elde yıkıyoruz.”

Mutfakta da istediği yemek değil, karnının az çok doyurabileceği yemek kaynıyor asgari ücretlinin. Halit Ateş Asgari ücretli bir ailenin evine kırmızı etin yılda bir, en fazla iki kez girdiğini anlatıyor. Emine Ateş, eşini tamamlıyor: “Yalan yok gün geldi pazarlarda arta kalanları toplayıp yedik.”

DOKTORA HASTALIK İLERLEYİNCE GİDİYORLAR

Ateş ailesi; çocukları Mustafa’yı hastalandığı anda hastaneye götüremiyorlar. Önce kendi imkanlarıyla iyileştirmeye çalışıyorlar. İyileşmezse hastaneye götürüyorlar. Çünkü hastaneye giderlerse bir sürü ilaç parası, hastane masrafı çıkmasından korkuyorlar. Ancak borç para bulduklarında Mustafa’yı hastaneye götürebiliyorlar. “O borç parayı da zamanında ödeyemiyorsun diyen baba Ateş, Bu sefer de borç aldığın kişiler kapına geliyor” diyor.

BİZ SADECE ERZAK YARDIMI YAPARIZ

Güneşli belediyesine kira yardımı için başvuran Ateş ailesi, eli boş geri dönmüşler. Üstelik hiçbir yetkili gelip de ailenin durumunu yerinde görmemiş. Başvuru sürecini anlatan Emine Ateş, biz belediyeye başvurduk” diyor. Belediye başkan yardımcısıyla görüşerek kira yardımı talebinde bulunan Ateş ailesi, “Yalnızca erzak konusunda yardımcı olabiliriz” cevabı almış. Bunun yasalara uygun olmadığı söylenmiş kendilerine. “Biz bir keresinde almıştık” diyen anne Ateş, “Nasıl oluyor da bir kere oluyor ikincisinde olmuyor” siteminde bulunuyor. Kiraları biriken aile evden kış günü çıkarılmaktan korkuyor.


ANLIYORLAR MUHTAÇ OLDUĞUNU İSTEDİKLERİ GİBİ ÇALIŞTIRIYORLAR

Halit Ateş 2008 yılında çalıştığı inşaatın 6. katından düşüp yaralanmış. 80 lira veremediği için hastaneye gidememiş. İŞKUR’a gitmiş oradan sevk almış. Onlar da yüzde 20’lik iş göremez raporu verilmiş.  Halit Ateş: “Eğer seksen lira param olsaydı belki yüzde elli rapor alır, sakat maaşı ya da emekli maaşı alırdım” diyor. O dönem evin tüm yükü eşi Emine Ateş’in omuzlarına binmiş. Bir yandan çalışırken, bir yandan kocasına ve çocuğuna bakmış.

Halit Ateş, bir süre sonra konfeksiyonlarda asgari ücretle çalışmaya başlamış. Çalışma koşullarının kötü olduğunu anlatan Ateş, şöyle devam ediyor: “Günde 12 saat çalışıyordum. Üstelik hafta sonları da dahil çalıştığım halde sadece 900 lira ücret alıyordum.” Asgari ücret yetmeyince inşaat sektörüne geri dönmek zorunda kalmış. İş kazasından kalan bel sorunu nedeniyle büyük zorluklar yaşadığını anlatan Ateş, girdiği bir çok işten de sakatlığı nedeniyle atılmış: “Zaten anlıyorlar sakat olduğunu, muhtaç olduğunu, bu yüzden istedikleri kadar çalıştırıp, istedikleri zaman çıkarıyorlar.”

ÖNCEKİ HABER

Ankara’da teleferiğin işi ne?

SONRAKİ HABER

Güvenlik uygulamaları işkenceye dönüşmüş durumda

Sefer Selvi Karikatürleri
Evrensel Gazetesi Birinci Sayfa
Evrensel Ege Sayfaları
EVRENSEL EGE

Ege'den daha fazla haber, röportaj, mektup, analiz ve köşe yazısı...