Uyandıkça Berkin’iz
Yaz aylarında göğsünü gere gere 'Polise emri kim verdi diyorlar? Ben verdim' diyen, aynı meydanlarda şimdi 'Zalimler için yaşasın cehennem' demeye başladı. Her hak yediklerinde Allahın adını daha fazla anmaya başlayanlar, aradıklarını bulacaklar. Çünkü yüreklerde yaktıkları ateşi bilmek için din alimi olmaya gerek yok.
Çağdaş GÜNERBÜYÜK
“Ben anayım, nerede olursa olsun
benim de sesim var
haykıran her ağızda,
her yürüyüşte havaya kalkar
benim de yumruğum
–
ne gökyüzünü alabilir elimden ne çiçeği
ölüm beni susturamaz
çünkü ben çoğulum.”
(Kemal Özer, Oğulları Öldürülen Analar)
Yaz aylarında göğsünü gere gere “Polise emri kim verdi diyorlar? Ben verdim” diyen, aynı meydanlarda şimdi “Zalimler için yaşasın cehennem” demeye başladı. Her hak yediklerinde Allahın adını daha fazla anmaya başlayanlar, aradıklarını bulacaklar elbet. Çünkü yüreklerde yaktıkları ateşi bilmek için din alimi olmaya gerek yok. Daha hayatlarının başında çocukları kırıp yüzsüzce üstünü örtmeye çalışarak büyüttüler o ateşi. Görüyorlar ki, hastane önünü bile zehirli dumana boğacak, yas tutanlara ateş açacak kadar korkuyorlar. Cehennemi ayaklarına çağırarak.
Berkin, sağlam, güçlü, kuvvetli demek. Adını söylemeyi bile yasak ettiler. Kendileri güçlü olur sandılar. Artık o adı, hiç unutmayacaklar. Yalanlara gömülmeye çalışılan başka çocuk cinayetleri gibi, Enes gibi, Uğur gibi, Ceylan gibi, katillerine sorulacak. Tanımazlıktan gelemediği çocukların mezuniyetinde, düğününde değil cenazesinde buluşmak zorunda bırakılanlar, sokakta. Devlet dersinde öldürülen kardeşleri için okullarda boykota başlayan gençleriyle, iş bırakan emekçileriyle, ülkenin her yerinde sokağa çıkan halkıyla soruyor hesabını. Uyanmasını bekledik, çocuk uyanmadı. Biz, uyandıkça Berkin’iz.
Bugün, bilinci kapalı yattığı 269 gün boyunca Berkin’in adını ağızlarına almayan katiller, başsağlığı yarışına girse ne fayda. 269 milyon kere başsağlığı dileseler de adalet sağlanmadan yürekleri soğutamayacaklar.
14 yaşında bir çocuğun kazayla ölmesi de mümkündür elbet ve yeterince acı bir olaydır. Bunu ondan daha acı hale getiren şey, polisin kendi koyduğu kuralı uygulamayıp hedef gözeterek fişek atmasıyla başladı ve üstelik, orada da bitmedi. Hastanede yaşama tutunmaya çalıştığı aylar boyunca bunun sorumlusunu aramayan her sorumlu, cinayetteki sorumluluğunu kendi elleriyle büyüttü. “Emri ben verdim” diyen silsileyi açık etti. Berkin’i, hak ettiği anlamına gelecekmiş gibi eyleme katılmış göstermeye çalışanlar kendi isimlerini listeye ekletti. Hastane ziyaretlerine bile, aynı cinayet silahıyla, biber gazıyla defalarca saldırırlarken, her şeyi itiraf etmekten başka bir şey yapmadılar: Evinden ekmek almaya giden bir çocuğun polis tarafından vurulması, tepeden tırnağa bir devlet eylemiydi. Hesabı da tepeden tırnağa verilecek.